YANYA MÜDAFİİ
ESAT PAŞA’NIN (ESAT BULKAT PAŞA) VE YANYA MÜSTAHKEM MEVKİİ KOMUTANI KAÇİ VEHİP PAŞA ANISINA :
ESAT BULKAT PAŞA |
MEHMET VEHİP KAÇİ PAŞA |
İnsan, silah, lojistik imkânlar bakımından
yetersiz olan Yanya Kolordusu, İkinci ve Üçüncü Yanya savaşlarında kahramanca savaşmış, ancak cephanesi ve
yiyecek erzakı kalmayınca şehri teslim etmek zorunda kalmıştır. Yunan “Epir
Ordusu” çok zor durumlara düşse de amacından vazgeçmemişti.
Yunan Savunma Bakanlığı tam teşekkülü
Selanik’teki 6. Yunan Tümeni, 110 subay, 7.400’den fazla er, 1.800 hayvan ile
Preveze limanına çıkarmıştır ve Epir Ordusuna dâhil etmiştir. Ayrıca Sakız
Ada’sından 12. Yunan Tugayı 28 subay, 4.475 muharip er de aynı yolla gelmişti.
Bu kuvvetler 18 Ocak 1913 günü Yanya Cephesine intikal etmiş ve Epir Ordusuna
katılmışlardır. Yunan Ordusu asker, silah ve malzeme bakımından güçlenirken,
Yanya Kolordusu bunun onda biri kadar takviye alamamıştır.
Yanya
Kolordusundaki subay ve erler için şartlar çok zorluydu. Ayrıca Arnavut militanlar da Osmanlı birliklerindeki
Arnavut İkmal ve Redif erlerini kışkırtmaya başlamışlardı. Kışkırtılan erler
manga hatta bölükler halinde kaçışmaya başlamıştı. Genel olarak 25 Aralık ile
20 Ocak arasındaki dönem sükûnetle geçse de Yunan Ordusuyla Dristinik
Muharebesi (5–9 Ocak 1913) ve Aydonat (Çamlık) Muharebesi (6–20 Ocak 1913) diye bilinen çarpışmalar da
yaşandı.
Dristinik Muharebesi (5–9 Ocak 1913): Bu muharebe Yüzbaşı Bekir Bey’in komutası altındaki 900 er, iki makineli tüfek ve üç adi ateşli topu
bulunan 4.tabur ile 4.000 mevcudu
bulunan 5.Yunan Piyade Tugay’ı arasında geçmişti. Yunanlılar 5 Ocak 1913 günü,
Osmanlı taburuna saldırdıysa da güvensizlikten geri çekildi. 6 Ocak sabahı
Yüzbaşı Bekir taburu ile giriştiği karşı taarruzda Yunanlıları çok zor duruma
soktu. Yunanlılar 300 ölü ve yaralı, çok sayıda araç gereç, cephane ve hayvan
bırakarak kaçtılar. Takip esnasında da iki subay ve bir er esir alındı.
Yunanlılar binin üzerinde takviye ile 8 Ocak günü yeniden saldırıya geçtilerse
de 9 Ocak günü başarı sağlayamadıkları gibi yeni kayıplar vererek geri
çekildiler. Telaşlanan Yunan Milli Savunma Bakanlığı bölgedeki kuvvetleri
Makedonya Ordu Komutanlığı emrine vermek zorunda kaldı.
Aydonat (Çamlık) Muharebesi (6–20 Ocak): 1913 Yunanlılar,Yanya’nın kuzey batısındaki, Aydonat bölgesini
savunmaya çalışan Osmanlı birliklerini 25 Aralıktan itibaren taaruzlar ile
zorladıklarından buradaki kuvvetlerimiz
iki makineli tüfek ve bir top verilen iki piyade taburu ile takviye edildi. 26
Aralık günü Osmanlı yanlısı Arnavut milisleri de Yunan mevzilerini yararak Epir
ordusunun güneybatısını tehdit etmeye başladılar. Osmanlı Birlikleri 6 Ocak’ta
başlayıp 16 saat taarruz sonunda Yunan kuvvetlerini yenilgiye uğrattı ve Yunan
kuvvetlerini 10 km kadar geriye attı.Yunan komutanlığı yenilginin bozguna
dönüşmesini önlemek için cepheye 2 Piyade taburu nakletti.
Bunun üzerine
12 Ocak’ta Yunan birlikleri yeniden taarruza geçti. 13, 14, 15, 16, 17
Ocak günleri de devam eden taarruzda Osmanlı birlikleri taktiksel çekilme
yaparak hilal taktiğini uyguladılar. 18 Ocak günü hilal halini alan Aydonat cephesinde
Osmanlı'nın genel taarruzu karşısında neye uğradığını şaşıran Yunan birlikleri tüm ağır
silahları alarak Preveze sahiline doğru kaçmaya başladı. Yunan birliklerinin
19 ve 20 Ocak’ta bir harp gemisinin topçu ateşi sayesinde Preveze’ye 15 km kala
Osmanlı taarruzu durdu. Epir ordusu Yanya üzerine yapmayı planladıkları taarruz
öncesi hazırlık anlamına gelen Dristinik ve Aydonat (Çamlık) Muharebelerinde
başarısız oldular.
Mustafa Kemal Paşa ve Esat Bulkat Paşa |
İkinci
Yanya Muharebesi (20–23 Ocak 1913)
Bu sırada Savasın kaderini değiştiren bir olay
oluyor Arnavutların Yunanlılar ile
antlaşma imzalaması sonucu Osmanlı birlikleri içersindeki Arnavut subay ve
erler mevzilerini terk edip kaçmaya başlamışlardı. Mevsim şartları da gittikçe
ağırlaşıyordu. Mevzilerin açıkta olması Yunan topçu ateşinde altında verilen
kayıplar verilmesine neden oluyordu. Kış şartları çok ağırdı bu yüzden zayıf
donanımlı Osmanlı Askerleri arasında donma sonucu ölümler artıyordu. Ayrıca yiyecek
sıkıntısı da yaşanıyordu. Yakın köylerden temin edilen mısır (koçanı ve
sapıyla) öğütülerek er başına günde 600 gram mısır ekmeği ile bir parça et
verilebiliyordu. Hastaneler hastayla doluydu ve yeni hastalar için yer
kalmamıştı.
20 Ocak 1913 günü Yunan Epir ordusu bütün
topçularıyla Bijan bataryalarını yoğun topçu ateşi altına alındıı. Bölgeye
atılan binlerce mermi Yanya Müstahkem Mevki topçusunun subay ve erlerinden
%75’inin yaralı olarak muharebe dışında kalmasına sebep oldu. Epir Ordusu
birlikleri topçu ateşinden sonra ilerlemeye başlamıştı.Yunan birlikleri Osmanlı
savunma hatlarına gelindiğinde yine geri çekilmek zorunda kaldılar. Ancak Yunan
birlikleri sürekli takviye alıyordu. Yunan Epir Ordusu ile Yanya Kolordusu
arasındaki kuvvet dengesizliğini Esat Paşa şöyle açıklar “…Epir Ordusu, 19 kilometrelik cepheyi kuşatmıştır.
Kolordunun kuvvetinin 57.000 muharipten oluşması gerekirken, gerçek muharip sayısı
10.000 eri geçmemektedir. Buna karşılık Yunan ordusunun 30–40 bin muharibi
bulunmaktadır.”
30 Ocak 1913 günü akşamı beyaz bayrak çekmiş bir Yunan subayı iki er ile birlikte Yanya Kolordusu Mevzilerine geldiler Gelenler “…Londra Konferansının başından beri, hükümetinizin Trakya ile Adriyatik Denizi arasındaki topraklardan vazgeçtiğini, kuşkusuz duymuşsunuzdur. Bu nedenle Yanya şehri, Osmanlı Hükümeti için her yönden yitirilmiştir. Bu durumda şehrin savunması için ısrara sebep görmüyorum.” Diye yazan Prens Konstantin’in mektubunu getirmişlerdi.
Yanya Kolordu Komutanı Esat Paşa gelen mektuba şu şekilde cevap verdi: “…Ordunuzun her ciddi teşebbüsüne karşı Allah’ın yardımıyla Yanya’yı savunmak için gerekli önlem ve araçlar mevcuttur. Ordunuzla çarpışmayı, sonuna kadar sürdürmek, şerefim gereğidir. Dökülen ve dökülecek olan kanlardan dolayı, insanlık ve medeniyet, beni ve ordumuzu kınamaz. İlahi adalet bu sorumluluğu savaşa sebep olanlara yükler.”
1 Şubat 1913 günü (Sadrazam Tevfik Paşanın oğlu) Üsteğmen İsmail Hakkı Yanya Komutanı Esat Paşa’nın cevabi mektubu götürürken Yanya Lodes yolu üzerinde Kapı karakolu önünde yaşananlar Esat Paşa’nın cevabi mektubunda söylediklerinin ne kadar doğru olduğunu ispatlamaktaydı. Kapı karakolu geçilirken Anadolulu bir çavuş Üsteğmen’in atının dizginlerini tutarak, sinirli bir şekilde: “Nereye ve niçin gidiyorsunuz? ” diye sordu. Üsteğmen bu sorunun sebebini anlamış olduğu için: “Atımı bırak, biz teslim olmayacağız. ” cevabını verdi. Çavuş bu cevaptan sonra subaya selamını verip, gülümseyerek: “Bizde bunu duymak istiyorduk” dedi. Yunanlılar, Birinci Yanya Muharebesindekinin iki katından fazla kuvvete sahip olmalarına rağmen, İkinci Yanya Muharebeleri’nin sonunda yenilgilerinin şaşkınlığı içerisinde idi.
Üçüncü Yanya Muharebesi (5–6 Mart 1913)
3 Şubat-3 Mart
1913 arasındaki bir aylık süreyi Yunanlılar Epir ordusunu takviye ederek ve tüm
tümenlerini bütünlemişler cephane ve erzak takviyesi yapmışilardı.. Yunanlılar,
Yanya Kolordusu kuvvetlerini yıpratmak ve yapmayı düşündükleri genel taarruzu
gizlemek için belirli bir plan dâhilinde karadan, denizden ve havadan çetelerle
birlikte saldırılarını sürdürüyorlardı.
Ziça Bölgesi Harekâtı, Zagor Bölgesi Harekâtı, Çamlık Bölgesi, Yunan Denizi kıyılarındaki harekâtlar bunların en önemlileri idi.Yunan birlikleri planlarına göre, 4 Mart 1913 günü Yanya mevzilerini topçu ateşi altında tutarak, Üçüncü Yanya Muharebesini başlattılar. Hedeflenen Yanya Mevzilerini çökertmek ve on bin kadar olan Osmanlı kahraman kuvvetinin üzerine kırk bin Yunan kuvvetiyle saldırmaktı.
5 Mart 1913 günü Yunan Genel Taarruzu yine
yoğun topçu ateşi desteği ile başladı. Düşman iki koldan saldırmaya başlamıştı.
Prens Konstantin Savaş Dairesi’ne yazdığı raporda taktiğini şöyle anlatıyordu “Sağ kanat düşmanı oyalarken, sol kanadım hücumu kararlılıkla
sürdürülecek "Havanın iyiolmasından dolayı da Yunan kuvvetleri şanslıydı. 5 Mart Akşamı 138 günlük şanlı direnişinde
sonuna gelinmişti Yanya Kolordusu birlikleri son cephanesini bitirmiş son
karavanasını tüketmiş, son güçlerini yitirmişlerdi. Yanya kapılarını tutan
Yunan taarruz kolları cesaret edemediklerinden şehre girememişlerdi. 6 Mart
1913 sabahı Yunan topçu ve piyade ateşi durdu. Tüm cephelerde sesizlik hakimdi.. Çünkü Yanya Kolordu ve Müstahkem Mevki komutanları arasında yapılan
ortak görüşmede Yanya Kolordusu ve Müstahkem Mevki komutanlığı teslim olma kararı vermişti.General Suços komutasındaki Yunan Süvari Alayı
Yanya’ya girdi ve askeri vali görevini de üstlendi. 9 Ekim 1431 yılından beri
Hükümet konağında dalgalanan Osmanlı Bayrağının yerine Yunan Bayrağı çekildi..
Prens Konstantin Esat Paşa ve diğer Türk subaylarının kılıcını kabul etmedi.
Esat Paşa’ya “Kahramanların kılıcı alınmaz” diyerek, kılıcını Paşa’ya iade
etti. Prens Konstantin ertesi gün
mevzileri dolaştığında gördüğü taş ve topraktan oluşan basit siperlerden öyle
utandı ki, kendi subaylarının bile gezmesini yasakladı.
Yanya'ya giren Yuna Kuvvetleri |
Korgeneral Emin Kural, Yanya Müdafaası
isimli kitabında şöyle der :: “Yanya’nın teslim
olmasından sonra dokuz ay kadar esarette kaldım. Bu esaretim sırasında Yunan
Ordusu’nda istihkâmcılık öğretmenliği yapmakta olan bir Fransız istihkâm
binbaşı ile arkadaş olduk. Adı geçen Fransız subayı, Yanya Müstahkem Mevkiinden
şöyle bahsetti: – Yanya Kalesi daimi değil, geçici değil, hatta sahra usulü
bile yapılmış istihkâmlardan uzak bir tahkimat idi. Böyle taş ve toprak
arkasında yapılan kahramanca bir savunma önünde Yunan kuvvetlerinin aylarca
duraklaması, öğretmeni olduğum Yunan ordusu için yüz karasıdır…”
Yanya Savunmasının en dikkat çekici
özelliği; Yunan Epir Ordusu’nun her türlü insan, silah ve lojistik imkânlarına
en üst seviyesinde sahip olmasına karşın, çok az insan, silah, lojistik
imkânlara sahip olan ve gün geçtikçe kış şartlarına karşıda mücadele eden Yanya
Kolordu Komutanı Esat Paşa’nın 10.000 asker ile Yanya’yı sonuna kadar
savunmasıdır.Burada en acı olan nokta ise, Osmanlı askerleri kahramanca savunma
yaparken, Arnavut asıllı erlerin savunmanın ne kritik döneminde silahlarını da
beraberlerinde götürerek mevzilerini terk etmeleri ve “Esat Paşa’nın 10.000
asker ile dört ay kahramanca direnmesi karşısında tam teşekkülü Selanik
kentinin terk mermi atılmadan teslim edilmesidir.
0 yorum:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.